
Kurtarıcı Olmanın Bedeli
Hayatının büyük bir kısmını “iyi” olmaya, “güçlü” durmaya ve herkesi idare etmeye mi adadın ?
Belki kimse fark etmedi ama sen yıllardır görünmeyen bir yükü taşıyorsun…
Bu yazı, sessizce yorulan, hep gülümseyen ama içten içe kendini unutanlara gelsin.
Kendini tanımaya, şefkatle hatırlamaya bir adım atmak istersen, okumaya devam et…
Hiç düşündün mü, herkesi idare eden, her şeyi toparlamaya çalışan kişi olmayı ne zaman öğrendin ?
Belki de çok küçükken…
Annenin yüzü asılmasın, üzülmesin diye sessiz kaldığında…
Baban kızmasın diye hatanı gizlemeyi seçtiğinde…
Evde huzur bozulmasın diye içinden geçenleri bastırıp fazla gülümsediğinde…
Uslu, akıllı bir çocuk rolü oynarken kendini unuttuğunda…
İşte o anlarda farkında olmadan bir inanç yerleşti içine:
“Ben iyi olursam herkes iyi olur.”
“Ben verirsem sevilirim.”
“Ben toparlarsam her şey düzelir.”
Bu güçlü inançlarla büyürken, kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atmayı öğrendin.
Minik bir çocukken evin minik annesi ya da babası oldun.
O rolde öyle ustalaştın ki kim olduğunu, çocuk olduğunu, hatta hissettiğini unuttun.
Zamanla o rol sen oldun. Ama bir şeyi fark etmedin:
O rol sana ait değildi.
Yıllar geçti…
Ve şimdi hâlâ aynı rolü oynuyorsun.
Yüzünde yetişkinliğin kalıplaşmış maskesiyle herkesi taşımaya, her şeyi toplamaya devam ediyorsun.
Ama kimse bilmiyor kaç kez dağıldığını.
Nelerden vazgeçtiğini…
En çok da kendinden.
Kimse fark etmiyor içinin ne kadar yorgun olduğunu.
Sen güçlü gözükmeye devam ederken, biri omzuna dokunsun istiyorsun.
“Ben buradayım, seni görüyorum” desin istiyorsun.
Çünkü aslında en çok ihtiyacın olan şey: şefkat.
Fark Et: Hep Başkalarını Kurtarıyorsun, Peki Ya Kendin ?
Şunu bilmelisin:
Senin de yorulmaya, dinlenmeye, anlaşılmaya, görülmeye hakkın var.
Sadece verirken değil, aldığında da değerlisin.
Sadece güçlü olduğunda değil, güçsüz hissettiğinde de sevilmeye ve kabul görmeye layıksın.
Toparlayıcı olmak bir erdem gibi görünür.
Ama sürekli bu rolde kalmak, insanı yavaş yavaş içten içe yalnızlaştırır, tükenmişliğe sürükler.
Unutma:
Yardım etmek güzeldir.
Paylaşmak değerlidir.
Eşlik etmek ise bazen kurtarmaktan daha kıymetlidir.
Çünkü eşlik ettiğinde karşındaki kişiye “sen yeterlisin” mesajı verirsin.
Ama kurtarmaya çalıştığında hem onu güçsüzleştirir, hem de kendini ihmal edersin.
Şimdi Ne Yapabilirsin ?
- Önce kendine şefkatle yaklaş.
- Hislerini bastırma, onları kabul et.
- Sınırlarını tanı ve gerektiğinde “hayır” demeyi öğren.
- Yardım edebileceğin kadar destek ol, kendini tüketerek değil.
- Kurtarıcı değil, eşlik eden ol.
- Ve en önemlisi: Kendi yanında ol.
Çünkü bu dünyada en çok ihtiyacın olan şey, kendini hatırlamak.
Özünü, duygularını, sınırlarını, çocuk yanını, gerçek seni…
Ve unutma:
Bazen en büyük cesaret, “artık kendim için buradayım” diyebilmekte saklıdır.
Her şeyi toparlamak zorunda değilsin.
Görülmek, duyulmak, dinlenmek ve sadece “olmak” senin de hakkın.
Bu yazıyı okurken kendine dair bir şey bulduysan, lütfen unutma:
Değişim küçük bir farkındalıkla başlar.
Bugün, sadece kendine “Ben de varım” deme cesareti göster.
Şimdi derin bir nefes al…
Ve kendin için bir şey yap:
Dur. Hisset. Hatırla.
Kendi yanında olmanın hafifliğini yaşa…

