Kitapların Dünyası

Piraye – Seyir: Bir Kadının Kelebeğe Dönüşme Hikayesi

Yazar Hakkında:

Piraye, özellikle kadınların içsel yolculuklarına ve psikolojik dönüşümlerine odaklanan eserleriyle tanınan bir yazar. Kaleme aldığı kitaplarda hem edebi hem de kişisel gelişim odaklı bir dil kullanıyor. Seyir, yazarın en çok konuşulan kitaplarından biri haline geldi.


“Yol tektir. Ya yoldasındır ya kayıp.”

Peki ya bu zamana kadar hiç bir yola sahip olamamışsan?
Ya da bunun farkında bile olmamışsan, eksikliğini hiç hissetmemişsen?

Mina, doğuştan bir yola sahip değildi. Aslında en temel sorun şuydu: Yol neydi, nereye giderdi, bilmiyordu. Ta ki hayat, vakti geldiğinde onu Maya ile tanıştırana kadar…

Hep bir kayıp hâlindeydi. Ayakları yere sağlam basmayan, donanımlı ama bir o kadar da zavallı bir kadındı Mina.


Seyir: Bir Dönüşüm Hikayesi

Seyir, kendini tanıma ve farkındalık yolculuğunu anlatan etkileyici bir kitap.
Kelebek olduğu hâlde kendisine tırtıl muamelesi yapılmasına izin veren ve hatta bir tırtıl olduğuna herkesten çok inanan Mina’nın, değerini, güzelliğini ve en önemlisi farkındalığını keşfederek kanatlanıp uçmasının hikâyesi bu.

Her kadın bir zamanlar Mina olmuştur.
İtiraf etsek de etmesek de…
Geçmişte yaşamış, Mina gibi bile bile aynı hataları tekrarlamış, kimlik karmaşası yaşamış, istenmediği yerlerde kalmaya çalışmış, kısıtlanmayı ya da kıskançlığı maalesef sevgi sanmışızdır.

Zamanla anlıyoruz:
Sevgi zannettiğimiz şeyin altında ezildikçe, onun sevgi olmadığını fark ediyoruz.

Mina, ilk sevgi tanımını doğduğu ve içinde büyüdüğü ailede yapmıştı.
Sevgi onun için çabalaması gereken, acıtan, kendini unutması gereken anlamlar içeriyordu.
Ve ailede öğrendiği bu çarpık sevgi tanımı, onun gençlik hayatını alt üst edecekti.


Okurken Duygularım…

Kitabı okurken Mina’ya o kadar sinirlendiğim yerler oldu ki…
O anlarda kitabın kapağını kapattım.
“Bir kadın kendisine nasıl bu şekilde davranılmasına izin verir?
Kendini nasıl bu kadar değersizleştirir?”
diye sorduğum oldu.

İlk başlarda anlamakta çok zorlandım. Ama sonraki bölümlerde Mina’yı daha iyi kavradım.
Kitap hakkında olumsuz yorumlar da var, özellikle Mina’yı sertçe eleştirenler.
Ama empati kurabilsek…
Hepimiz bir dönem Mina’nın yaşadığı iç çöküşlerin yanından geçmişizdir.


Farkındalık ve Anda Kalmak

Kitap hem olay örgüsü hem de kişisel gelişim açısından su gibi akıyor.
Dili sade ve yormadan, kolaylıkla anlamanızı sağlıyor.

En çok ilgimi çeken bölüm:
Bilinç ve bedenin aynı yerde ve zamanda olduğunda gerçekten yaşadığımızı anlatmasıydı.
Düşünce üreten beynimizin bize nasıl sahte hikâyeler yazdığını ve bizi çakma kimliklere büründürdüğünü anlatıyor.
Bu kimliklerden nasıl çıkabileceğimizi ise sakin ama etkili bir dille gösteriyor.

Kaç kişi hem aklıyla hem de bedeniyle aynı anda bir anda bulunabiliyor?
Hayatımız boyunca kaç kez bunu başardık?
Bazen geçmiş anılarımızı özlüyoruz.
Peki, ya özlememizin sebebi o anlarda beden ve bilinç olarak bir bütün olmamızsa?

Bu kitap sayesinde, ne zaman andan koptuğumu fark etsem, kendime bu kuralı hatırlatıyorum.
Beş duyu organımı kullanarak kendimi yeniden anda tutmaya çalışıyorum.
En azından benim açımdan işe yarayan bir yöntem bu.
Hayatımın merkezine bunu koyduğumdan beri yaşamı daha fazla hissediyorum.


Sonuç: Kelebeğe Şans Verin

Kitabın temelinde kendi kafesinin kapısını açan, kendini özgürleştiren bir Mina var.
Her kadının onunla tanışması gerektiğine inanıyorum.

Başucunda tutulabilecek, farklı dönemlerde yeniden okunabilecek bir kitap.
Başında tırtıl olarak tanıdığınız Mina, sonunda kelebeğe dönüşüp uçuyor.
Ona bir şans tanıyın.

Mutlaka kendinizden parçalar bulacak, ilham alacak ve belki de kendi yolculuğunuzda bir adım atmak isteyeceksiniz…

Şimdiden keyifli okumalar ve yolculuklar diliyorum 🙂

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir