“Hayırlı” Değil, Kolaylıkla ve Güzellikle Olsun

Kelimelerle aramızda görünmeyen bir bağ var.
Kimini dua diye sararız dilimize, kimini yara gibi taşırız kalbimizde.
Bu yazı, bir kelimenin nasıl değiştiğini, nasıl dönüştüğünü ve bir insanın hayatına nasıl iz bıraktığını anlatıyor.


Bilmezdim, bir kelimenin altında paramparça olacağımı.
Oysa zannederdim ki insanların içten bir “Hayırlı olsun” dileği, beni hayalini kurduğum mutlu sona götürecekti.
Sabırla beklediğim, tevekkülle sırtlandığım, dişimi sıkarak geçtiğim yollar…
Hepsi bu kelimeyle taçlanacak ve ben çektiklerimin mükâfatını alacaktım.

Ama hayat, sahneme beklenmedik bir perde sonu ekledi.
İnandığım, bildiğim tüm kavramlar yerle bir oldu.
O günden beri “hayırlı olsun” kelimesi dilime yanaşmaz oldu.
Lügatımdan eksildi.

Bilmezdim kelimelerin bu kadar güçlü, bu kadar sihirli olduğunu.
Doğru ya, hep “hayırlısını” isteriz Yaradan’dan…
Ama bilmeyiz: Hayır kime göre, neye göre?

Tehlikelidir bu kelime.
Bazen hayrın içine şer, şerrin içine de hayır gizlenir.
Biz göremeyiz.
Bu yüzden artık bir şey isterken “hayırlısından da hayırlısını” dilemek gerektiğini çok sonra öğrendim.

Biz evliya değiliz.
Peygamber sabrına sahip hiç değiliz.
Biz, faniyiz.
Zorluklar karşısında aciz, ölümlü varlıklarız.

Bu yüzden ben artık “hayır” kelimesini kendi hayatımda kullanamıyorum.
Nasip olacaksa kolaylıkla ve güzellikle nasip olsun diyorum.
Zorsa, kötüyse…
Hayatımdan uzak dursun, Rabbim uzak eylesin diye dua ediyorum.

Kelimelerle aramı iyi tutmaya başladım artık.
Çünkü niyetlerimi onlara gizledim.
Ve inanıyorum ki, gizlediğim her niyet, dilimden dökülen her kelime bana bir gün geri dönecek.

Evet, gönül her zaman ektiğini biçmiyor.
Ama ben, topraklarıma kötülük ekmedim hiçbir zaman.
Yine de kötülükler gelip beni buldu.

Tek tesellim, Yaradan’a olan inancım.
Adaletine olan güvenim.
Bir gün… herkesin ektiğini biçtiğini göreceğiz.

Hayat…
Hayat büyük bir kelime.
“Hayat, büyük bir kelime anları.”

Anadolu’da “ağzını hayra aç” derler ya…
İşte o söz, zihnin ve bilinçaltının gücüne dair kadim bir öğüttür.
Eskiler “ışığı kapat” demezdi mesela; “ışığı dinlendirelim” derdi.
Çünkü bilirlerdi ki sözün enerjisi, zihni ve kalbi etkiler.

Ve ne hissederseniz, hayatınıza da onu çekersiniz.


Her kelime, niyetle hayat bulur.
Her dua, kalpten çıktığı şekliyle yankılanır evrende.
Bugün “hayırlı” kelimesini değil, kolaylıkla ve güzellikle gelen yolları çağırıyorum hayatıma.
Zorla gelen değil, seve seve gelen…
Kırarak değil, iyileştirerek gelen…
Ve eğer sen de bu satırları okurken bir kelimenin sana yüklediği ağırlığı hissettiysen, belki artık o kelimeyle vedalaşma zamanıdır.

Yeni dileklerde, yeni niyetlerde buluşmak dileğiyle.
Işığını dinlendirmeyi unutma… 🌙